Milletin vekillerini millet seçsin, peki nasıl?

Burak Cop

Milletin vekillerini millet seçsin, peki nasıl?

Burak Cop

İkinci Yüzyıl Dergi - Eylül-Ekim 2021

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bir yılı aşkın süredir çeşitli platformlarda “milletin vekilini millet seçsin” diyerek, olası bir iktidar değişikliği sonrası adil ve katılımcı bir seçim sistemine geçileceğine dair güçlü sinyaller veriyor. Önümüzdeki dönemde seçim sistemi reformunun muhalefet bileşenleri tarafından yoğun biçimde ele alınacağını öngörerek, tartışmalara katkı sağlamak amacıyla birtakım önerilerde bulunmak istiyorum.

Seçim sürecine halkın dahlini arttırmanın yolu evvela önseçim mekanizmasını güçlendirmekten geçiyor. Ancak Türkiye’de partilerin üye yapılarının “sağlıklı” olmadığı da sıkça dile getirilir. Partilerin çoğunda üye profiliyle seçmen profili arasında ciddi bir makas mevcut. Önseçimlerin asil-vekil, yani yurttaş-milletvekili arasındaki temsil ilişkisini güçlendirmesi için öncelikle parti üyeliği mevzuatında açılımlar yapmak gerekiyor.

Önce üyelik reformu

Siyasi partilerde iki tür üyelik olmalıdır; tam üyelik ve destekçi üyelik. Destekçi üyeler tam üyelerin hak ve ödevlerinin bir kısmından yoksun olacak. Ancak üyesi oldukları partilerin milletvekili, belediye başkanı, belediye meclisi üyesi, il genel meclisi üyesi ve cumhurbaşkanı adaylarının önseçimle belirlenmesi halinde oy kullanabilecekler.

Destekçi üyelik, gerekli prosedürün yerine getirilmesiyle aktif hale gelecek. Partinin onayına bağlı olmayacak. İstifa, ölüm veya ihraç (disiplin mekanizması) aracılığıyla sona erecek. Destekçi üye olmak için bir partiye yılda en az 4, en fazla 12 kez destekçi üye aidatı yatırmak gerekecek. Destekçi üye olma yükümlülükleri tam üyeliğe göre daha gevşek olacak.

Önseçim

Tüm partilerin, milletvekili adaylarının üçte ikisini önseçimle belirlemesi zorunlu olacak. Belediye başkanı, belediye meclisi üyesi, il genel meclisi üyesi ve cumhurbaşkanı adaylarının önseçimle veya başka bir metotla belirlenmesi ise partilerin inisiyatifinde olacak.

Tercihli oy

Milletvekili seçimlerinde tercihli oy uygulaması olacak. Seçmen, arzu ederse oy verdiği partinin adaylarından birine de tercih mührü vurabilecek. Yeterli sayıda tercih oyu alan adaylar listede alt sıralarda yer alsalar dahi seçilebilecekler. Türkiye’de halen seçimlerde kapalı liste usulü uygulanıyor. Seçmenler oy verdikleri partinin milletvekili aday listesine müdahale edemiyorlar.

Tercihli oyun mümkün olduğu sistemler ikiye ayrılır: açık liste ve esnek liste. Açık listede partinin aday sıralamasının bir önemi bulunmamaktadır. Seçilebilmek için yeterli sayıda tercih oyu alma zorunluluğu tüm milletvekili adayları için geçerlidir. Danimarka ve Finlandiya’da seçimler açık liste usulüyle yapılıyor. Esnek listede ise partinin aday sıralaması esastır. Alt sıralardaki adaylar belli sayıda tercih oyu almadıkça seçilemez. Avusturya, Belçika ve Hollanda’da bu yöntem uygulanıyor.

Kapalı liste mi tercihli (açık veya esnek) liste mi?

Türkiye’de de uygulanan kapalı liste usulü şu ilkeye dayanır: Halkın temsili siyasi partiler aracılığıyla gerçekleşir. Partilerde adayları belirleyenler, partilerin hedeflerini gerçekleştirmeye en uygun kişileri tespit etme konusunda seçmenden daha yetkindir.

Tercihli listenin dayandığı mantık ise farklıdır: Seçimlerin amacı halkın doğrudan temsilini sağlamaktır. Bu yüzden seçmenlerin, vekillerinin kim olacağını tayin etmesi daha uygundur.

Türkiye’de geçmişteki tercihli oy uygulamaları

Türkiye’de geçmişte tercihli listenin esnek versiyonu uygulandı. Seçmen tercih hakkını kullanıp kullanmamakta serbestti; oy verdiği partinin adayları arasında tercihte bulunma zorunluluğu yoktu.

1961, 1973 ve 1977 seçimlerinde, seçim çevresinin büyüklüğüne bağlı olarak, çok sayıda aday için tercihte bulunmak gerekiyordu.

1991 seçimlerinde ise tek aday için tercih oyu kullanılması usulü benimsendi.

1973 ve 1977 seçimlerinde adayların aldığı tercih oyları, listesinde bulunduğu partinin aldığı oyların;

2-5 arasında milletvekili çıkaran seçim çevrelerinde yarısına,

6-10 arasında milletvekili çıkaran seçim çevrelerinde üçte birine,

11-15 arasında milletvekili çıkaran seçim çevrelerinde dörtte birine,

16-20 arasında milletvekili çıkaran seçim çevrelerinde beşte birine,

21 ve üzerinde milletvekili çıkaran seçim çevrelerinde altıda birine ulaştığı takdirde değerlendirmeye dahil ediliyordu.

1991 seçimlerinde partilerin bir seçim çevresinden çıkarılacak milletvekili sayısının 2 misli aday göstermeleri kuralı getirildi. Seçmen tercih hakkını yalnızca bir aday için kullanabiliyordu. Adaylardan herhangi birinin aldığı tercihli oy sayısı, partisinin o seçim çevresinde aldığı oyların yüzde 15’ini geçerse, hesaba katılıyordu.

1973’te 4 aday tercihli oyla seçilirken 1991’de tam 54 aday tercihli oylar sayesinde seçildi.

Seçmenlerin milletvekillerini geri çağırma hakkı

Genel seçimin üzerinden bir yıl geçtikten sonra, seçmenler bağlı bulundukları ilçe seçim kurullarına bizzat başvurarak, performansını beğenmedikleri bir milletvekilinin geri çağrılması için imza verebilecek (her seçmen yalnızca 1 milletvekili için imza verebilir).

O seçim çevresindeki kayıtlı seçmenlerin yarıdan fazlasının imza vermesi halinde milletvekilini görevden alma oylaması yapılacak.

Oylamanın geçerli olması için katılım oranının yüzde 50'yi geçmesi gerekecek.

Milletvekilinin görevinden azledilmesi için de geçerli oyların üçte ikisinin bu yönde olması gerekecek.

Oylamada azil sonucu çıkarsa üç ay içinde o ilde ara seçim yapılacak. Genel seçime bir yıl kala geri çağırma mekanizması işletilemeyecek.

Daha adil bir seçim sistemi

Yüzde 10 barajı kalkacak. Buna ilaveten dört seçenek düşünülebilir.

1) Mevcut D'Hondt sistemi

2) Sandalye dağılımını biraz daha adil kılan St Lague sistemi

Mantığı D'Hondt ile aynı. Ancak D'Hondt'ta oylar sırasıyla 1'e, 2'ye, 3'e, 4'e... bölünürken St Lague'da 1'e, 3'e, 5'e, 7'ye... bölünüyor.

3) Nispi ağırlıklı karma sistem

Almanya, Yeni Zelanda, Güney Kore, Macaristan ve birkaç ülkede daha uygulanıyor. Önerimiz, toplam milletvekili sayısının 650'ye çıkması, bunların 400'ünün geniş çevrelerden, 250'sinin ise dar bölgelerden seçilmesi.

Seçmen bu sistemde iki oy kullanıyor. Geniş çevre için parti listelerine, dar bölgede ise partilerin adaylarından birine veya bağımsız bir adaya oy veriyor.

Partilerin toplam milletvekili sayısını geniş çevrelerde aldıkları oy oranı tayin ettiği için son derece adil bir sistemdir. Almanya'da yüzde 5 barajla uygulanıyor, bizde de çok küçük partileri meclis dışında bırakmak için yüzde 1'lik bir baraj uygulanabilir.

4) Nispi ağırlıklı olmayan karma sistem

Bir önceki sistemle aynı işleyişe sahiptir. Tek farkı; partilerin toplam milletvekili sayısını geniş çevre oyları belirlemiyor. Seçimin her iki aşaması için sandalye dağılımı hesaplaması ayrı ayrı yapılıyor.

Bir önceki kadar nispi sonuçlar vermese de bu da adil bir sistemdir. Barajsız uygulanabilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.